25 Şubat 2019 Pazartesi

Lut Kavminin Bölgesi Hz. Peygamber'in Doğduğu Şehre Yakın mıydı? (Saffat 137-138 'in açıklaması)


Öncelikle İddiayı tanımlayarak başlayalım.
İddia:    Saffat Suresi 137,138. ayetlerde geçen ifadeler Hz. Peygamber'in ve İslam'ın doğduğu asıl  şehrin Lut Kavminin kalıntılarının olduğu bölgeye yakın olduğuna işaret eder. Çünkü önceki ayetlerde Lut kavminin helakından bahsedilir   ve sonra 137 ayet ile 138.  ayetlerin mealinde  şöyle denmektedir:
Meal(Kur'an Yolu):

Meal de geçen "Sabah akşam" ifadesi insan zihnin de buranın yakınlarda bir yer olduğu hissini uyandırmaktadır. Herhangi bir haritadan  kontrol ederseniz Petra şehrinin Mekke şehrine göre  Lut Gölüne daha yakın olduğunu görmüş olursunuz. Şu halde bu ayet İslamın Petra şehrinde doğduğuna işaret etmektedir. 

Bu iddia ilk bakışta ne kadar mantıklı gelse de  aslında ayetin çevirisinde hata yapılmış ve sonrasında da yanlış bir çıkarıma sebep olmuştur. Buyrun lütfen  cevabı okuyun.

Cevap:


Saffat Suresinin 137 ve 138. ayetleri için yukarıda vermiş olduğumuz meal Diyanetin web sitesinde yayınlamaya uygun görmüş olduğu 3 mealden biri olan  " Kur'an Yolu" mealidir. Eğer aynı sitede Diyanet İşleri Başkanlığının mealini tercih ederseniz şöyle yazmaktadır:
Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz? ﴾137-138﴿

Diyanet yanlış anlaşılmayı önlemek için parantez içinde "yolculuklarınız sırasında"  yazmış olsa da maalesef Diyanet'in de atlamış olduğu başka bir hata var.

Elmalılı Hamdi Yazır'ın mealinde ise aynı hataya düşülmemiştir.

Elmalılı Meali Saffat 137:  Ve siz elbette onlara uğrar ve üzerinden geçerseniz, sabahleyin

Elmalılı Meali Saffat 138:  Ve geceleyin, ya akıl edip de düşünmez misiniz


İlk olarak dikkatinizi çekmek istediğim şey şudur:  Belli bir cümle iki ayrı ayete bölüştürülmüştür. İlk ayette o bölgeden sabahleyin geçildiği söylenirken ikinci ayette ise gece vakti de geçildiği bildirilmiştir. Yüce Allah acaba  tek bir cümleyi niçin iki ayrı ayette vermiş olabilir?

İkinci olarak dikkatinizi çekmek istediğim şey ise 138. ayette geçen kelime "akşam" değil  "gece" anlamındadır. 
İsterseniz kelime kelime bakalım:
Kaynak: http://www.kuranmeali.com/Elfaz.php?sure=37&ayet=137





Dilimizde  olduğu gibi Arapçada da akşam ile gece vakitleri için ayrı kelimeler kullanılmaktadır.  özellikle  "ليل"  kelimesi akşam değil gece için kullanılmaktadır. 

Türkçe de  bir fiilin  "sabah akşam" yapıldığını söylerseniz bu o fiilin çok sık yapıldığı anlamını taşır.  Halbuki burada hem "akşam" kelimesi yerine "gece" anlamındaki kelime kullanılmış hem de adeta çok sık yapılma  anlamının aleyhine olacak şekilde, cümle iki ayrı ayete bölünmüştür.  (Allahu alem)

Meal hatalarına dikkat çektiğimize göre şimdi ayeti yorumlamaya çalışalım.


Ayetlerin  Yorumu:

Burada anahtar kelime oradan geçip gidildiğinin söylenmiş olmasıdır. Diyanetin tefsir sayfasında şöyle yazmaktadır:
"Lût’un ülkesi Araplar’ın kuzeye doğru ticaret yolculuğu yaptıkları güzergâhta olduğu için bu kavme ait kalıntıları görmeleri ve bunlardan ibret almaları gerektiğine işaret edilmektedir (bk. Hicr15/78)."


Yani Mekkelilerin ticaret kervanlarının kuzeye (örneğin Şam'a) doğru giderken bu  bölgeden geçtikleri şeklinde anlayabiliriz.   

Peki Niçin Oradan Sabah ve Gece Vakti Geçildiğine Dikkat Çekilmiş?

Çöl iklimlerinde gündüzleri yüksek sıcaklık görülürken geceleri ise oldukça soğuk olabilmektedir fakat  Arabistan topraklarında ve Lut Gölü çevresinde  durum tam olarak böyle değildir.  Gündüzleri diğer çöllerdekine benzer şekilde  bunaltıcı sıcak olmasına rağmen geceleri aşırı soğuk olmaz. Serin ve yolculuğa müsait bir hava olur. Bu husus, yapacağım açıklama için kritik öneme sahiptir.
Aşağıda kaynak olarak vermiş olduğum web sayfasından bazı Arabistan şehirlerinin gündüz ve gece sıcaklık farklarını kontrol edebilirsiniz.
(Kaynak :https://www.climatestotravel.com/climate/saudi-arabia) Bu kaynakta paylaşılan  üç tabloyu aşağıda gösteriyorum lütfen kısaca inceleyin.





Aşağıda bu üç yerin konumları gösterilmiştir. Özellikle Tureyf isimli şehrin Lut gölüyle neredeyse aynı hizada olduğuna ve yakın oluşuna dikkat ediniz.


Şu halde Arabistan çöllerinde seyahat edecek bir kimsenin geceleri ve sabah serinliğinde  hareket edip  gündüz vakti bir gölgede uyuması mantıklı olacaktır. Özellikle klimalı araçların olmadığı bir çağda bu usül, gayet mantıklı bir tercihtir.  


Ayetlerin geçtiği Saffat suresinin "Mekki" olduğu, yani Mekke döneminde indiği düşünülürse şu yorum yapılabilir kanaatindeyim:
Mekkelilerin ticaret kervanları,  Şam'a ticaret için giderken, Lut kavminin bölgesinden geçiyordu ve bunu sabah serinliğinde veya  gece serinliğinde yapıyorlardı. Buna bir husus daha eklersek oluşan tablo daha da makul hale gelecektir. Mekkelilerin ticaret kervanları, yaz mevsiminde kuzeye/Şam tarafına giderken kış mevsiminde ise güneye/ Yemen'e gidiyorlardı. Yani Lut gölünün yanından yaz mevsiminde geçiliyordu. Bu durum, gece serinliği ve sabah serinliğinin tercih edilmiş olduğu düşüncesini kuvvetli şekilde destekler.
Özellikle, Lut gölünün yakınındaki Tureyf şehirinin yaz mevsimindeki sıcaklı değerlerini, gece gündüz farkını yeniden gözden geçirebilirsiniz. 

 Şam'a olan seyahatlarin yaz mevisiminde gerçekleştiğini düşünmek için ciddi bir sebepte Kureyş Suresi'dir. Aşağıda ilgili kısımda surenin meali verilerek bu husus yeniden hatırlatılacaktır. şimdilik anlatımı bozmamak için erteliyorum. Lütfen sırasıyla okumayı sürdürünüz.

   Mekkeliler her ne kadar müşrik olsa da Lut kavminin hikayesini duymuş olmaları, biliyor olmaları makuldür. Bu doğaldır çünkü Yahudi nüfusun yaşadığı yerleşim yerlerinden geçerek seyahat ediyorlardı ve dahası Medine de Yahudilerin Hayber isimli bir kalesi bile mevcuttu.  Mekke döneminde Müslümanlara çok eziyetler edildiğini hatırlayalım.  Kanaatimce, Lut kavminin Mekke müşriklerine hatırlatılmasının bir hikmeti de budur.   Bu yorumu desteklemek için Mekke kervanlarının ticaret yoluna ilişkin bazı bilgiler sunacağım. (şimdilik kısa bir araştırmada elde etmiş olduğum bir kaç sınırlı bilgidir. İlerde daha detaylı bilgiler sunabilirim.)

Siyerde yazanlara göre,  Bedir savaşına yol açan süreçte, Mekke'den yola çıkan  ve başında   Ebu Süfyan'ın  bulunduğu kervan,  sahil yolunu kullanarak Şam'a gitmeye çalışmıştı. O sıradaki savaş şartları sebebiyle bu yolu   kullanmak kervan açısından tehlikeli olmasına rağmen yinede bu güzergahı kullanmış olmaları bana düşündürüyor ki , savaş şartlarında bile ısrarla bu yolu kullanmak istiyorsalar normal zamanda elbette kuzeye yapacakları yolculuklarda sahil yolunu  kullanacaklardır. (kaynak: Reşit Haylamaz, Peygamberimizin Hayatı (s.av), say.374)
Aşağıdaki haritalara göz atmak niçin sahil yolunun tercih edildiği hakkında fikir sahibi olmamıza yardımcı olacaktır.





Dikkat edilirse sahil  yolundan kuzeye giden bir kimsenin bir tarafında deniz diğer tarafında belirgin yeryüzü şekilleri (mesela dağlar)  olacağı için kaybolma problemi ortadan kalkmaktadır. İkinci bir durum ise Mekke'den Arabistan'ın kuzeyine kadar  dağ sırası devam etmektedir ve dağlık uzun bölge boyunca birçok vadi vardır. Çöl ikliminde vadi insanlara su vaat eden yer demektir ve bir çok vadi sahile doğru açılmaktadır. Arabistan'da ortalama yaklaşık ayda bir yağmur yağdığını ve az miktardaki yağmur suyunun,  vadiler boyunca oluk gibi akarak sahile doğru yöneldiğini Google Earth'ten farkedebilirsiniz.  yere iyice yaklaştığınızda vadilerin sahile açılan  uçlarında çöl bitki örtüsünü görebilirsiniz ki buda seyahat eden kervanların  develeri için önemli olsa gerektir.  Ayrıca yol boyunca bedir kuyuları dışında kuyular olması da muhtemeldir.  Arabistan şartlarında Mekkelilerin sahil boyunca seyahat etmesi bana gayet makul geliyor.  Sahil bittikten sonra Şam tarafına giderken bu defa da Lut gölünün yanından geçmeleri oldukça makuldür. Özellikle su için. Google Earth'te kısa bir süre içerisinde bulmuş olduğum su kaynaklarına bakınız. (kısa bir video haline getirdim)

 Ayrıca bir şeyin daha belirtilmesinde fayda görüyorum.  Haritaya bakan bir kimsenin tahmin edebileceği üzere sahil yolunu kullanarak Şam'a doğru gitmek isteyen Mekke kervanları için muhtemel bir konaklama yeri Petra şehridir.  Hem sahil yolunu kullandıkları hemde sonrasında Lut Gölü'nün yanından geçtikleri düşünülürse, Petra şehrinin iyi bir konaklama mekanı olduğu ve Petra şehrinde dinlendikten sonra yola çıkacaklarını düşünmek gayet mâkuldür. Şu halde Lut kavminin bölgesinden geçmek hususunda Mekkeliler ve Petralılar eşittir diyebilir miyiz? Aslında bu hususta bile  durum Mekkelilerin lehinedir. Çünkü  Mekkelilerin ticari seyahat yapmaya  olan ihtiyacı Petralılarınkinden daha fazla idi. Yazının devamında bunu açıkça göreceğinizi umuyorum.

Peki Mekkeliler için Ticaret Çok mu Önemliydi ?

Gerek Zemzem gerekse diğer su kaynaklarından dolayı Mekkelilerin  su sıkıntıları olmadığını biliyoruz.   Mekke  ekin bitmeyen bir yerde kurulmuştur ve bitki örtüsü    develerin beslendiği çöl bitkilerinin  yetişmesine uygundur. Şehir sınırları içinde  veya Mekke yakınlarında bu çöl bitkilerinden  yararlanarak  hayvancılıkla uğraşıp develerin etinden ve sütünden yararlanabilirler.
 Ayrıca ağaçların az olduğu bir coğrafyada devlerin uzun kemiklerinin de bir çok şey için  kullanılmış olduğunu tahmin ediyorum. Nitekim ayetlerin kemik ve deri parçalarına yazılmış olduğunun söylenmesi de  bunu destekler. Diğer ihtiyaçlarını gidermek için ise  develerin derilerini ve kıllarından elde ettikleri kumaşı satmaları akla yatkındır. (ki İslamî hikayelerde kızıl tüylü develere büyük önem atfedilmesi  bundan olsa gerektir.) Mekke yakınlarında bir bölümü yeşillik olan tarıma elverişli Taif bulunmaktadır.  Medine'de çok uzak olmayıp bir çok ihtiyaç için bu iki merkezle alışverişte bulunmaları akla yatkındır. Ancak zaman içerisinde Mekke'de Nüfusun artmasıyla birlikte ihtiyacı karşılamak için giderek daha uzak yerler ile ticaret yapılması makuldür.   Kuzeyde Şam'a ve güneyde Yemen'e giderek derilerini ve kumaşlarını/ipliklerini  satıp ihtiyaçlarını temin edebilirler.   İslam tarihinin bize söylediği 2 şey var ki bu tabloyu gerçekten anlaşılır kılıyor:

Birincisi yılın belli bir bölümünde Kabe'ye Arapların akın etmesinden ötürü, yılın belli bir bölümünde Mekke şehrinin  kalabalık bir pazar haline gelmesi. Bu,  niçin ekin bitmeyen bir alanın külfetinin çekileceğini anlaşılır kılar.

İkinci husus Ka'be'nin hizmetkarlarına diğer kabilelerin saygı gösterdiği ve eşkiyaların ilişmediği, böylece kervanlarını emniyet içinde yürüttükleri anlatılmaktadır.  Bu şartlar altında elbette Mekke'de zaman içerisinde nüfus artacak ve zengin bir kitlede oluşacaktır fakat hac dönemi dışında  yılın büyük bir kısmında Mekkeliler kervanlar yürütüp aktif olmak zorundadır.

Kureyşlilerin yaz - kış  seyahat halinde  olduğuna  Kur'an'da da dikkat çekilmektedir.
Malumunuz Kureyş, Hz. Peygamberin (a.s) kabilesidir. Kureyş Suresinin mealine bakacak olursak :



Gördüğünüz gibi Surenin meali yukarıdaki açıklamalarımızı doğruluyor. Yaz ve kış seyahat halindeler ve Ka'be'nin hizmetkarı olan kabile olarak bilinmeleri  korkulardan emin kılınmalarına vesile olmuş. Ayrıca burada yaz ve kış denmesi akla şu yorumuda getirir: 
    Mekke Arabistan'ın ortalarında bir yer olduğu için kışları güneydeki Yemen'e ticarete giderken yazlarıda kuzey'e (Şam tarafına) gitmeleri bana makul geliyor.   Mekke şehri Arabistan'ın ortalarında bir yerde  olmasından ötürü bu gayet normal. Peki,   Petra'nın konumuna bakılırsa aynı şeyleri söyleyebilir miyiz?


Mekkelilerin yazları kuzeydeki Şam bölgesine kışlarıda güneydeki Yemen'e gitmelerinin ne kadar makul olduğunun daha iyi anlaşılması  için  yukarıdaki üç tabloyu  tekrar gösteriyorum.  Mekkelilerin ticaret kervanlarının yaz mevsiminde kuzeye/ Şam tarafına gideceğini yani yaz aylarında Lut gölü'nün yanından geçildiğini düşünerek lütfen tablolara bakınız. Dahası yukarıda da dikkat çekildiği üzere Lut gölü,  Tureyf şehrine hem yakındı hemde neredeyse aynı hizada idiler.


Dan Gibson'ın itirazı  Mekke'nin ana ticaret yollarını gösteren haritalarda olmayışına yöneliktir.

Yukarıda anlatılanları yeniden gözden geçirirseniz şu soruya makul bir cevap verebilirsiniz: "Şam'ın Mekke'ye olan ihtiyacımı fazladır  yoksa Mekke'nin ticari ve ekonomik anlamda Şam'a olan ihtiyacımı daha fazladır?"  Ticarete mecbur olanlar Mekkeliler idi ve dahası mallarını getirip Şam ve Yemen'in San'a şehri  gibi belli başlı şehirlerde satıyorlardı.  Yani ticari haritalarda bulunması gereken şehir bu durumda Şam olacaktır. Zaten Mekke'nin malları da orada pazarlanmaktadır.  Mekke'nin ciddi bir pazar olduğu dönem yılın sadece kısa bir dönemi olsa gerektir ve o sırada Mekke'ye akın edenlerde yine Bizans vatandaşları ya da Pers vatandaşlarından ziyade herhalde Arabistan yerlileri olsa gerektir.  Bahsedilen haritalar Bizans yada Pers imaparatorluğundan gelen haritalar ise ve o dönem Araplarının bırakın haritacılığı, yaygın bir okuma ve yazmadan bile mahrum olduğu düşünülürse "Niçin ticari haritalarda önemli bir ticaret merkezi olarak Mekke yok ?" sorusu cevabını bulmuş olacaktır.  Ayrıca Dan  Gibson, deri ve kumaş ticaretini "Şehirlerin Anası" olarak Kur'an da anılan bir şehre yakıştıramamaktadır ama umut ediyorum ki Mekkelilerin   niçin  deri ve kumaş sattıkları da anlaşılmıştır.


Peki Mekke'nin Çok Büyük bir Kesimi mi Ticaretle Uğraşıyordu?

Ayetin Lut Kavmini örnek vermesi için mutlaka Mekke'de ki her bir kimsenin oradan geçmiş olması gerekmez kanaatindeyim. Sonuçta Mekke'nin insanlarından önemli bir bölümü oradan geçmiş oluyordu ve hikayeyi biliyorlardı.  Onların sayesinde hikaye Mekke'de yaşayan ve uzağa gitmeyen kadınlara bile anlatılmış olabilir. Yahut o vakte kadar anlatılmamış ise bile bu ayet o yeri Mekke'nin gündemine taşımış olur ve o yeri bilen yeterince insan Mekke'de mevcuttur.

Umuyorum ki konu yeterince aydınlatılmıştır. İleride bazı eklemelerle bu yazı geliştirilebilir. 






























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder